I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
Felicja enjoys watching TV.
- Felicja, TV izlemekten hoşlanır.
He enjoyed reading detective stories.
- O, polisiye hikâyeler okumaktan hoşlandı.
Somehow I have taken a fancy to that girl.
- Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
Tom began to really enjoy jogging after a few days.
- Tom birkaç günden sonra koşudan gerçekten hoşlanmaya başladı.
Tom didn't enjoy the concert at all.
- Tom konserden hiç hoşlanmadı.
I do not much care for this kind of drink.
- Bu tür içkiden fazla hoşlanmam.
Women didn't care for him.
- Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
He said that he disliked me, but that he needed my help.
- O benden hoşlanmadığını fakat yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi.
I disliked the idea of the necessary call, but it had to be done.
- Gerekli arama fikrinden hoşlanmadım, fakat o yapılmalıydı.