harika!

listen to the pronunciation of harika!
Türkisch - Englisch
(Konuşma Dili) deal
(Argo) ace!
goody
Great!, Wow!
{s} marvelous

You've done a marvelous thing. - Harika bir şey yaptın.

I thought it was marvelous. - Onun harika olduğunu düşündüm.

{i} wonder

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world. - Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.

wonderful

I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend. - Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

fantastic

We saw Mac make a fantastic shot. - Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük

I know you'll do a fantastic job. - Harika bir iş yapacağını biliyorum.

(Argo) awesome
neat
{s} gorgeous

Even ill she looks gorgeous. - O hasta olsa bile harika görünüyor.

What a gorgeous coat you're wearing! - Ne harika bir ceket giyiyorsun!

{s} fabulous

You look fabulous in black. - Siyah içinde harika görünüyorsun.

I think that's absolutely fabulous. - Onun kesinlikle harika olduğunu düşünüyorum.

{s} cool

Don't you think it's cool? - Bunun harika olduğunu düşünmüyor musun?

I thought it was cool. - Onun harika olduğunu düşündüm.

beautiful

This catterpillar will turn into a beautiful butterfly. - Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.

Love is wonderful and beautiful. - Aşk harika ve güzeldir.

that's great
old

When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool. - On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

How wonderful were the good old days. - Eski güzel günler ne kadar harikaydı.

great

This pilaf tastes great! - Bu pilavın harika tadı var.

I've got some great ideas but I need money. - Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.

{s} splendid

Tom did a splendid job. - Tom harika bir iş yaptı.

{s} wizard
(Argo) beauty
incredible

You did an incredible job. - Harika bir iş yaptın.

perfect
wonder, miracle; wonderful, fantastic, great, superb, marvellous, beautiful, dreamy, smashing, lovely, tremendous, terrific, gorgeous, sensational, fabulous, heavenly, divine
groovy
{s} wicked
{i} miracle

For children, this world is full of wonders and miracles. - Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.

{s} swell
smart
(deyim) take the cake
that's cool
(Argo) bad
(Argo) bonzer
questioning
magnificent
(Argo) corker
(Argo) mickey mouse
breathtaking
dreamy
superb

You've done a superb job. - Harika bir iş yaptın.

(Argo) badder
tremendous
(Argo) grouse
goodie
(Argo) ripper
(Konuşma Dili) top hole
it is incredible
far-out
marvel

In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings! - Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.

I had a marvelous time. - Harika bir zaman geçirdim.

(Argo) pretty spiffy
(Argo) kickass
(Konuşma Dili) bang up
(Argo) spiffy
top-flight
dandy
masterpiece
portent
yummy
prodigy

Tom is a child prodigy. - Tom harika bir çocuk.

sensational
prodigious
lovely
smashing
exquisite
brilliant
terrific

Oh, Mary, you look terrific! - Ah, Mary, harika görünüyorsun!

heavenly
sounds great

This all sounds great. - Bunun hepsi harika görünüyor.

super duper
marvell
(isim) Wonder, miracle; fire
Türkisch - Türkisch

Definition von harika! im Türkisch Türkisch wörterbuch

HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Acı, sızı
HARÎKA
(Osmanlı Dönemi) Bulâmaç. Yulaf lâpası
HÂRİKA
(Osmanlı Dönemi) İmkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, hayranlık vren. Büyük ve görülmedik eser. Görülmedik derecede kıymetli
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey). Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel: "Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş."- A. İlhan
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey)
harika
Hayranlık uyandıran
harika
Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel
hârika
(Osmanlı Dönemi) imkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, büyük ve görülmedik eser, görülmedik derecede kıymetli