The discovery took place on a warm August day in 1896.
- Keşif, 1896 yılında sıcak bir Ağustos gününde gerçekleşti.
Tom died just one day after his seventieth birthday.
- Tom yetmişinci doğum gününden sadece bir gün sonra öldü.
Rome was not built in a day.
- Roma bir gün içinde kurulmamıştır.
Good day, how are you?
- İyi günler, nasılsın?
Paintings should not be exposed to direct sunlight.
- Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
Don't expose this chemical to direct sunlight.
- Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.
We chose Mary a good birthday present.
- Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
As everyone knows, today is a very significant day for us.
- Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
Today is a sunny day.
- Bugün güneşli bir gün.
This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda bol güneş ışığı alır.
Sunshine is beneficial to plants.
- Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
These medicines should be taken three times a day.
- Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
That textbook is out of date.
- O ders kitabı güncel değil.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
A warm, sunny day is ideal for a picnic.
- Ilık, güneşli bir gün piknik için idealdir.
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
He has been unconscious for three days.
- Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneşli olsa da hava soğuktu.
Güneşli olsa da hava soğuktu.
- Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.