Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır.
- A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.
Orijinal qipao geniş ve boldu.
- The original qipao was wide and loose.
New York'un caddeleri çok geniştir.
- The streets of New York are very wide.
Oturma odamda geniş pencereler var.
- My living room has wide windows.
Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.
- Those selected will have to face extensive medical and psychological tests.
Yangın geniş çaplı hasara neden oldu.
- The fire caused extensive damage.
Dr. Svensen konuyu öyle geniş bir şekilde araştırdı ki onun kaynakçası kitabının yarı ağırlığını oluşturuyor.
- Dr. Svensen researched the issue so extensively that his bibliography makes up half the weight of his book.
Onun adı yaygın olarak biliniyordu.
- His name was becoming widely known.
İngilizce dünyada en yaygın konuşulan dildir.
- English is by far the most widely-spoken language in the world.
O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
- She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
Bölgede yoğun sağanak bekleniyor.
- Extensive rainfall is expected throughout the region.
Arka kapı sonuna kadar açık.
- The back door's wide open.
Ön kapı sonuna kadar açıktı.
- The front door was wide open.
Zarar çok geniş çaplıdır.
- The damage is too extensive.
İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
- There is a wide gap in the opinions between the two students.
Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
Pencere tamamen açıktı.
- The window was wide open.
Hokkaido'daki deprem büyük hasara sebep oldu.
- The earthquake in Hokkaido caused extensive damage.
Sel köye büyük hasar verdi.
- The flood did the village extensive damage.
Tom gözlerini ardına kadar açtı.
- Tom opened his eyes wide.
Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
- Fadil found the door wide open.
He has read and traveled extensively.
He became more extensively involved than he intended.
He travelled far and wide.
... accident? Are there deep reasons? These are matters that are extensively debated. ...
... that originated in lndia but is used extensively in the Arab world. ...