I never dreamed that I would meet her again.
- Onunla tekrar karşılaşacağımı asla düşünmedim.
One of the characters in the novel dreams up a half-baked plan for robbing a bank.
- Romandaki karakterlerden biri bir bankayı soymak için acemice bir plan düşünüyor.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
- İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Your enemies are just an illusion.
- Senin düşmanların sadece bir yanılsama.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Tom dropped his pencil.
- Tom kalemini düşürdü.
She came close to falling off the platform.
- Neredeyse platformdan düşüyordu.
Tom broke his neck falling down a flight of stairs.
- Tom merdivenlerden düşerek boynunu kırdı.
A fallen rock barred his way.
- Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
Tom picked up the coins that had fallen behind the sofa.
- Tom kanepenin arkasına düşmüş olan bozuk paraları topladı.
At first, I thought I had an advantage because I spoke a Romance language.
- İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
The horse broke its neck when it fell.
- Düşen at boynunu kırdı.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
The share price is plummeting – get out while you can.
- Hisse fiyatı düşüyor - yapabiliyorken ayrılın.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
Tom has a low frustration tolerance.
- Tom'un düşük bir düş kırıklığı toleransı vardır.