dönen

listen to the pronunciation of dönen
Türkisch - Englisch
rotating

The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas. - Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.

swivel
turning
twisty
(baş) swimming
rotary
rolling
return

I'll wait here until he returns. - O dönene kadar burada beklerim.

Stay here till I return. - Ben dönene kadar burada kal.

tortuous
twirly
revolving
rotative
rotatory
winding
başı dönen
dizzy
dönen balık yemi
spinner
dönen dolaplar
goings on
dönen kimse
defector
dönen ödeme
(Ticaret) revolving payment
dön
{f} turn

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

The leaves of the trees turn yellow in fall. - Ağaçların yaprakları sonbaharda sarıya döner.

geri dönen
recurrent
dön
(Bilgisayar) transform

The caterpillar transformed into a beautiful butterfly. - Tırtıl güzel bir kelebeğe dönüştü.

This differential equation can be easily solved by Laplace transform. - Bu diferansiyel denklemler Laplace dönüşümüyle kolayca çözülebilir.

dön
wheel

Who were you with on the Ferris wheel? - Dönme dolapta kimle birlikteydin?

Do you know who invented the Ferris wheel? - Dönme dolabı kimin icat ettiğini biliyor musun?

geri dönen
returning

The returning soldiers were commended for their bravery in battle. - Geri dönen askerler savaştaki cesaretleri nedeniyle övüldüler.

dön
{f} veering

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
back down

Tom refused to back down. - Tom sözünden dönmeyi reddetti.

Tom can't back down now. - Tom şimdi sözünden dönemez.

dön
{f} twirl
dön
veer

I saw his car veering to the right. - Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

dön
{f} rotating

The Earth is rotating from West to East. - Dünya batı'dan doğuya doğru dönüyor.

The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas. - Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.

dön
return to

The president was forced to return to Washington. - Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.

He left the Mexican capital to return to Texas. - O Texas'a dönmek için Meksika başkentinden ayrıldı.

aslına, müslümanlığa dönen
in fact, returning to Islam
dön
revert
aleyhe dönen durum
boomerang
avlandığında çepeçevre dönen tilki
ringer
başı dönen
giddy
başı dönen
vertiginous
ceket yakası üzerine dönen gömlek yakası
eton collar
dininden dönen kimse
seceder
dön
sheer
dön
return

When will you return? - Ne zaman geri döneceksin?

He returned home from Europe in 1941, when the war broke out. - O, 1941'de, savaş patlak verdiğinde Avrupa'dan evine döndü.

eksen çevresinde dönen
rotary
evine dönen
homeward bound
fırıl fırıl dönen
dizzy
girdap gibi dönen
vortical
günaha dönen kimse
backslider
güneş çevresinde doğudan batıya dönen
direct
güneşin çevresinde dönen gezegen
primary planet
sarmal olarak dönen
gyratory
sağa doğru dönen
right handed
serbest dönen
(Otomotiv) free rolling
sözünden dönen kimse
quitter
tersine dönen arz eğrisi
(Ticaret) regressive supply curve
yurda dönen
homing
yuvasına dönen güvercin
homing pigeon
yuvaya dönen
homing
zıt dönen rulolar
contrast rollers
çark gibi dönen
rotatory
ışıklar saçarak dönen fişek
Catherine wheel