Kuzey Amerika'da işler, Her zaman müşteri haklıdır. prensibi ile yapılır.
- In North America, business operates on the customer is always right principle.
İhracat işi iyi yapılmıyor.
- The export business isn't doing well.
O bir arı kadar meşguldür.
- She is as busy as a bee.
Annem, akşam yemeğini pişirmekle meşgul.
- My mother is busy cooking dinner.
İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
- Be alert when you cross a busy street!
Evim işlek bir caddeye bakmaktadır.
- My house faces a busy street.
Ben bu hafta çok yoğunum.
- I'm very busy this week.
Önümde oldukça yoğun bir öğleden sonram var.
- I have rather a busy afternoon in front of me.
Birçok küçük işletme sahipleri bir ticaret odasına aittir.
- Many small business owners belong to a chamber of commerce.
Tom ticarette uzmanlaştı.
- Tom majored in business.
Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- My elder brother got a position in a big business.
Küçük işletmeler genellikle büyük bir şirket tarafından sömürülürler.
- Small businesses are often absorbed by a major company.
Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.
- Our trading companies do business all over the world.
Sapparo'yu işle ilgili birkaç kez ziyaret ettim.
- I have visited Sapporo several times on business.
Gelecek hafta işle ilgili Tokyo'da olacağım.
- I'll be in Tokyo on business next week.
Bir Japon iş adamı 200 milyon yene bir sanat eseri satın aldı.
- A Japanese businessman bought the artwork for 200 million yen.
Onlar iş konuşuyorlardı.
- They were talking business.
İşten konuşmadan önce biraz gevezelik edelim mi?
- Shall we shoot the breeze for a while before talking business?
Tom'un işi hakkında öğrenebildiğin her şeyi öğren.
- Find out all you can about Tom's business.
Casuslar senin onların bilmesini istemediğin şeyleri bilmek için işlerini yaparlar.
- Spies make it their business to know things that you don't want them to know.
Bu onun sorunu. Benim işim değil.
- It's his problem. It's none of my business.
Konuklar ve fazla ev işi nedeniyle, çok hareketli bir hafta geçirdim.
- What with the visitors and all the extra housework, I've had a very busy week.
İş faaliyetlerimizi güçlendirmemiz için bunu yeniden organize etmeliyiz.
- We need to reorganize it in order to strengthen our business activities.
Uygun elbiseler iş yerinde çok önemlidir.
- Proper clothes count for much in business.
Ağabeyim büyük bir ticari kuruluşta görev yapıyor.
- My elder brother got a position in a big business.
Tom iş meselelerinde vicdanlıdır.
- Tom is scrupulous in matters of business.
Firmayla iş ilişkilerimiz yok.
- We have no business relations with the firm.
Armonk, New York'ta bulunan IBM Şirketi dünyanın en büyük bilgisayar firmasıdır.
- International Business Machines Corporation, based in Armonk, New York, is the world's largest computer firm.
Tom çabucak faaliyet gösterdi.
- Tom quickly got busy.
Mary'nin komşusu bir işgüzar.
- Mary's neighbor is a busybody.
O korkunç bir işgüzar.
- He's an awful busybody.
Tom kendini meşgul etti.
- Tom kept himself busy.
Çiftçi onları meşgul etmeyi severdi.
- The farmer liked to keep them busy.
We do business all over the world.
That's none of your business.
I studied business at Harvard.
This UFO stuff is a mighty strange business.
If that concludes the announcements, we'll move on to new business.
This proposal will satisfy both business and labor.
As the cart went by, its horse lifted its tail and did its business.
These new phones are the business!.
Let's get down to business.
I'm going to Las Vegas on business.
They did nearly a million dollars of business over the long weekend.
I shall take my business elsewhere.
Flowers, stripes, and checks in the same fabric make for a busy pattern.
Her telephone has been busy all day.
It has been a busy day.