Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Başlangıç işin en önemli kısmıdır.
- The beginning is the most important part of the work.
İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.
- A good beginning makes a good ending.
Başlamaya hazır mısın?
- Are you ready to begin?
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- In the beginning God created the heavens and the earth.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
... Well, I'll begin with the lyric, and I will say, "Don't ...
... man to begin with. ...