beeinträchtigt

listen to the pronunciation of beeinträchtigt
Deutsch - Türkisch
etkilenmiş
Englisch - Türkisch

Definition von beeinträchtigt im Englisch Türkisch wörterbuch

prejudiced
{s} önyargılı

Sanırım Tom önyargılı. - I think Tom is prejudiced.

Kadın sürücülere karşı önyargılıydı. - He was prejudiced against women drivers.

blighted
yanık
flawed
çatlamış
prejudiced
yanlı
blighted
{f} çürü
flawed
{f} çatla
impaired
{f} boz

Sami'nin görüşü ciddi şekilde bozulmuştu. - Sami's vision was severely impaired.

marred
{f} boz
affects
etkiler

Hayal yaşamlarımızın her kısmını etkiler. - Imagination affects every part of our lives.

Sorun bizim okulun prestiji etkiler. - The problem affects the prestige of our school.

flawed
kusurlu

Önerilen kanun önemli ölçüde kusurlu. - The proposed law is significantly flawed.

Tasarı kendisi kusurlu. - The design itself is flawed.

impaired
bozulan
marred
bozulmuş
flawed
{s} kusurlu; defolu
flawed
çatlak
prejudiced
{s} etki altında kalmış
prejudiced
{s} peşin hükümlü
prejudiced
{s} taraflı
prejudiced
etkile