Now I see that I misunderstood the sentence at first glance.
- Şimdi görüyorum ki, ilk bakışta cümleyi yanlış anlamışım.
I recognized Mr Jones at first glance.
- İlk bakışta Bay Jones'u tanıdım.
Every time I look at this picture, I think of my father.
- Bu resme her bakışımda, babamı hatırlarım.
Meg didn't even look at me.
- Meg bile bana bakmadı.
Don't worry. He may look intimidating at first glance, but he's actually a very friendly person.
- Endişelenme. İlk bakışta korkutucu gözükebilir, ama aslında çok arkadaş canlısı bir insandır.
Look in the phone book.
- Telefon rehberine bakın.
I'll look after the children while you go shopping.
- Sen alışverişe giderken ben çocuklara bakarım.
You should look after the children from time to time.
- Zaman zaman çocuklara bakmalısın.
He looked at me and smiled.
- O bana baktı ve gülümsedi.
Look at that mountain which is covered with snow.
- Karlarla örtülü şu dağa bak.
She looked her child in the face.
- O, karşısındaki çocuğuna baktı.
Seen at a distance, the rock looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
Let me have a look at your video camera.
- Video kamerana bir bakayım.
Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.
- Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
I could tell at a glance that something was wrong.
- Bir bakışta yanlış bir şey olduğunu söyleyebildim.
We have more in common than can be seen at first sight.
- İlk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönümüz var.
The problem is not as simple as it might seem at first sight.
- Sorun ilk bakışta göründüğü gibi kadar basit değildir.