Would the two of you quit bickering?
 - Siz ikiniz atışmaktan vazgeçer misiniz?
Tom took aim and fired a warning shot.
 - Tom nişan aldı ve bir uyarı atışı yaptı.
Tom's shot missed the target by two feet.
 - Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı.
Tom watched Mary throwing rocks into the water.
 - Tom Mary'nin taşları suya atışını izledi.
Feel your heart beat!
 - Kalbinizin atışını hissedin!
I can hear your heart beating.
 - Senin kalp atışını duyabiliyorum.
You should put something in your stomach before you go.
 - Gitmeden bir şeyler atıştırmalısın.
Every time I practice shooting, I miss the target.
 - Her zaman atış yaparım, hedefi ıskalarım.
Do you think the shooting was accidental?
 - Atışın kazara olduğunu düşünüyor musunuz?
The patient doesn't have a pulse anymore.
 - Hastanın artık bir nabız atışı yok.
The commander exposed his men to gunfire.
 - Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.
At what time did you hear the gunshot?
 - Saat kaçta silah atışı duydunuz?
I'm pretty sure Tom went outside before the gunshot, not after.
 - Tom'un silah atışından önce dışarı gittiğinden oldukça eminim, daha sonra değil.
This tank can shoot on the move.
 - O tank hareket ederken atış yapabilir.
Every time I practice shooting, I miss the target.
 - Her zaman atış yaparım, hedefi ıskalarım.
He hit a home run in the first inning.
 - İlk atışta tur vuruşunu yaptı.
What happened in the third inning?
 - Üçüncü atışta ne oldu?
I can hear your heart beating.
 - Senin kalp atışını duyabiliyorum.
Dan started a physical altercation with Matt.
 - Dan Matt ile atışmaya başladı.
Would the two of you quit bickering?
 - Siz ikiniz atışmaktan vazgeçer misiniz?