A little learning is a dangerous thing.
- Birazcık öğrenme tehlikeli bir şeydir.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I want to learn French.
- Fransızca öğrenmek istiyorum.
He tried to use my computer without my finding out about it.
- O ben onun hakkında öğrenmeden bilgisayarımı kullanmaya çalıştı.
Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
- Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
Tom has lost interest in studying French.
- Tom Fransızca öğrenme isteğini kaybetti.
I want to learn French.
- Fransızca öğrenmek istiyorum.
One of my dreams is to learn Icelandic.
- Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
She followed him home to find out where he lived.
- Onun nerede yaşadığını öğrenmek için onu eve kadar izledi.
I still have to find out about Tom.
- Hâlâ Tom hakkında öğrenmek zorundayım.
I heard that Tom wanted to learn French.
- Tom'un Fransızca öğrenmek istediğini duydum.
I've heard French is a difficult language to learn.
- Fransızcanın öğrenmek için zor bir dil olduğunu duydum.
He went to Italy in order to study music.
- O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
He went to America to study English.
- İngilizce öğrenmek için Amerika'ya gitti.
It's hard to master English.
- İngilizceyi öğrenmek zordur.
According to my experience, it takes one year to master French grammar.
- Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.
If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
- Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
If you'd like to study French with a native speaker, please contact me.
- Yerli bir konuşucuyla Fransızca öğrenmek istiyorsan, lütfen benimle irtibat kur.
It is difficult to ascertain what really happened.
- Gerçekten ne olduğunu öğrenmek zordur.
Learning a foreign language is difficult.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
It's difficult to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
I am learning a little English.
- Ben biraz İngilizce öğreniyorum.
She is learning the piano.
- O, piyanoyu öğreniyor.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
I learned to play guitar when I was ten years old.
- On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
I learnt nothing from the teacher.
- Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.
Soon learnt, soon forgotten.
- Çabuk öğrenilirse, çabuk unutulur.
Tom couldn't understand why she wanted to learn French.
- Tom onun niçin Fransızca öğrenmek istediğini anlayamadı.
welche sprache lernst du ?.