değişiklikler

listen to the pronunciation of değişiklikler
Türkçe - İngilizce
hazards
vicissitudes
amendments
alterartions
changes

I'd like to make some changes in the draft. - Ben taslakda bazı değişiklikler yapmak istiyorum.

I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research. - AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.

the changes
değişik
different

In Spanish, there are many different expressions to indicate changes and transformations. - İspanyolcada, değişiklikleri ve dönüşümleri göstermek için birçok farklı ifadeler vardır.

We come from different countries. - Değişik ülkelerden geliyoruz.

değişik
varied

The United States is a paradise for almost every kind of sports, thanks to its wonderfully varied climate. - Harika değişik iklimleri sayesinde, Amerika Birleşik Devletleri, hemen hemen her türlü spor için bir cennettir.

Tom has varied tastes. - Tom'un değişik damak zevkleri var.

değişiklik
alteration

Can you make some alterations on this product? - Bu ürün hakkında bazı değişiklikler yapabilir miyim?

değişiklik
change

Have there been any changes? - Herhangi bir değişiklik var mı?

Man's skin is very sensitive to temperature changes. - İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.

değişiklik
{i} variance
değişik
diverse
değişiklik
innovation
değişik
{s} several

The word has several meanings. - Kelimenin değişik anlamları vardır.

değişik
way out
değişik
{s} alternative
değişik
novel
değişiklik
shift
değişiklik
change; variation, alteration; modification; amendment
değişik
unusual
değişik
alternate
değişik
different from
değişik
diverging
değişik
{s} quirky
değişik
original

Be original for a change. - Değişiklik olsun diye özgün ol.

değişiklik
variation
değişiklik
(Bilgisayar) modified
değişiklik
pump up
değişiklik
flux
değişiklik
(Bilgisayar) modify
değişiklik
departure
değişiklik
switch
değişiklik
(Askeri) evolution
iklimsel değişiklikler
(Askeri) climatic changes
değişik
unlike
değişik
diversified
değişik
alien
değişik
refreshing

This is a refreshing change of pace. - Bu ferahlatıcı bir değişiklik.

değişik
alterable
değişik
atypical
değişik
variant
değişik
quaint
değişik
various

The more countries a language is spoken in, the less important it is to sound like a native speaker, since speakers of that language are accustomed to hearing various dialects. - Bir dil ne kadar çok ülkede konuşulursa, yerli konuşanı gibi ses çıkarmak o kadar daha az önemlidir, çünkü o dilin konuşanları değişik lehçeler duymaya alışkındır.

He collected various information. - Değişik bilgiler topladı.

değişiklik
break
değişiklik
change over
değişiklik
diversification
değişiklik
amendment

The amendment was first proposed in 1789. - Değişiklik ilk olarak 1789'da önerildi.

The 14th Amendment to the U.S. Constitution was ratified in 1868. - ABD Anayasasında 14. yasa değişiklikliği 1868 yılında onaylanmıştır.

değişiklik
chopping
değişiklik
turn
değişiklik
quaintness
değişiklik
incertitude
değişiklik
to amend
değişiklik
modifying
DEĞİŞİKLİKLER
(Askeri) change

I can't keep track of all the changes taking place in the world of AIDS research. - AIDS araştırma dünyasında yer alan tüm değişiklikleri takip edemem.

Physical changes are directly related to aging. - Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.

değişik
various, varied, assorted, different
değişik
prov. spare set (of clothing)
değişik
calico
değişik
variegated
değişik
miscellaneous
değişik
different, of a different kind
değişik
different; varied, various, diverse; new, unusual, original
değişik
different, unusual, novel, singular, distinctive
değişik
changed, altered
değişik
manifold
değişik
wayout
değişik
vari
değişiklik
unusualness, novelty, singularity, distinctiveness
değişiklik
kink
değişiklik
variety
değişiklik
(Hukuk) amendment, transition
değişiklik
vicissitude
değişiklik
modification

I made a few modifications. - Birkaç değişiklik yaptım.

I made some modifications. - Bazı değişiklikler yaptım.

değişiklik
change, alteration; amendment
değişiklik
variegation
değişiklik
recast
geniş kapsamlı değişiklikler
sweeping changes
izlenen değişiklikler
(Bilgisayar) tracked change
izlenen değişiklikler
(Bilgisayar) tracked changes
kurumsal değişiklikler
(Hukuk) institutional reforms
köklü değişiklikler
sweeping changes
rastgele değişiklikler
(Havacılık) chance variation
siyasi değişiklikler
(Hukuk) political reforms
yapısal değişiklikler
textural changes
yapısal değişiklikler
(Hukuk) structural reforms
değişiklikler