Sen soğukkanlı bir insansın, değil mi?
- You are a cold-blooded person, aren't you?
Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
- Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Soğukkanlılıkla vuruldu.
- He was shot in cold blood.
Fadıl, Dania'yı soğukkanlılıkla öldürdü.
- Fadil killed Dania in cold blood.