cereyân

listen to the pronunciation of cereyân
Türkçe - Türkçe
(Osmanlı Dönemi) Akma, akış, gidiş. Hareket. Akıntı. Gezme. Mürûr. Vuku, vâki olma
(Osmanlı Dönemi) Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket. Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda olabilir
(Osmanlı Dönemi) akım, hareket; bir fikir etrâfında toplanıp faaliyette bulunma
Aynı eğilimde olan, aynı görüşü paylaşan kimselerin oluşturduğu hareket: "Aşırı ırkçılık cereyanlarının yalancı şahidi olarak sahneye çıkarıldı."- C. Meriç
Aynı eğilimde olan, aynı görüşü paylaşan kimselerin oluşturduğu hareket
Bir yöne doğru akma, akış, akıntı
Akım
Bir şeyin gelişme, olma durumu
Bir şeyin gelişme, olma durumu: "En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına bırakmak."- R. H. Karay
Bir yöne doğru akma, akış, akıntı: "Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç'in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı."- E. E. Talu
(Osmanlı Dönemi) CİRYE
cereyan etmek
Geçmek, olmak, yapılmak
cereyân