cereyân

listen to the pronunciation of cereyân
التركية - الإنجليزية
{i} flow
circulation
draught

Shut the door! There is a draught here! - Kapıyı kapat! Burada bir hava cereyanı var!

movement, tendency, trend
draft, air movement
current
(Elektrik) current
draft

It's really drafty in here. - Burası gerçekten cereyanlı.

It's very drafty in here. - Burası çok cereyanlı.

tide
1.flow
flow; draught, draft; current; course of events; movement, tendency, trend
trend
fluxion
run
juice
discharge
tenor
course
flux
cereyan kesici
current breaker
cereyan etmek
occur
cereyan etmek
to happen, to occur, to take place
cereyan etmek
to happen, occur, take place
cereyan etmek
happen
cereyan çarpmak
to be shocked or struck by electricity
cereyan önleyici
draught excluder
zıt cereyan rölesi
return-current relay
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) Akma, akış, gidiş. Hareket. Akıntı. Gezme. Mürûr. Vuku, vâki olma
(Osmanlı Dönemi) Mc: Aynı fikir ve gaye etrafında toplananların meydana getirdikleri faaliyet ve hareket. Bu hareket; dinî, fikrî veya siyasî hareketler gibi birbirlerinden farklı sahalarda olabilir
(Osmanlı Dönemi) akım, hareket; bir fikir etrâfında toplanıp faaliyette bulunma
Aynı eğilimde olan, aynı görüşü paylaşan kimselerin oluşturduğu hareket: "Aşırı ırkçılık cereyanlarının yalancı şahidi olarak sahneye çıkarıldı."- C. Meriç
Aynı eğilimde olan, aynı görüşü paylaşan kimselerin oluşturduğu hareket
Bir yöne doğru akma, akış, akıntı
Akım
Bir şeyin gelişme, olma durumu
Bir şeyin gelişme, olma durumu: "En iyisi zorlamamak, işi tabii cereyanına bırakmak."- R. H. Karay
Bir yöne doğru akma, akış, akıntı: "Köprünün parmaklığına dayandı, gözlerini Haliç'in kapkara sularına, bu suların cereyanına kaptırdı."- E. E. Talu
(Osmanlı Dönemi) CİRYE
cereyan etmek
Geçmek, olmak, yapılmak
cereyân
المفضلات