beauteous

listen to the pronunciation of beauteous
İngilizce - Türkçe
{s} güzel
dilber
beauteousness güzellik
güzel bir şekilde
(sıfat) güzel
beauteously z
beautiful
{s} güzel

İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir. - Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.

O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır. - She is very beautiful, and what is more, very wise.

beautiful
{s} nefis
beautiful
zarif

O güzel ve ayrıca çok zarif. - She is beautiful, and what is more, very graceful.

Buz pateni zarif ve güzel olabilir. - Ice skating can be graceful and beautiful.

beautiful
gökçe
beautiful
{s} hoş

Tom sadece güzel kızlardan hoşlanıyor. - Tom likes only beautiful girls.

Bir dağ sırtı eteğinde güzel bir şehirde yaşamak çok hoştur. - It's very pleasant to live in a beautiful city at the foot of a mountain ridge.

beautiful
beautifully güzel bir şekilde
beautiful
ahım şahım
beautiful
keleş
beautiful
gül gibi
beautiful
{s} (çok) güzel
beautiful
akça pakça
poetic
şairliğe özgü
beautiful
{s} biçimli
beauteousness
güzellik
beautiful
harika

Bu tırtıl harika bir kelebek olacak. - This caterpillar will become a beautiful butterfly.

Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu. - The beautiful color of the sky soon faded away.

beautiful
çok iyi
beautiful
{s} tatlı

Bu çiçek tatlı kokuyor. - This flower smells beautiful.

Leyla şimdiye kadar tanıdığım en tatlı ve en güzel kızdı. - Layla was the sweetest and most beautiful girl I have ever met.

beautiful
ahu gibi
beauteousness
güzel olma
beauteous

    Heceleme

    beau·te·ous

    Telaffuz

    Etimoloji

    [ 'byü-tE-&s ] (adjective.) 15th century. Middle English, from beaute.