Çok acıklıydı, neredeyse ağlıyordum.
- It was so touching, I almost cried.
Dün gece sinemada acıklı bir film izledik.
- Last night, we saw a touching film at the movies.
Bu çok dokunaklı bir hikaye.
- It's a very touching story.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Otomatik kapıların kesin bir avantajı, insanlar kapı kollarına dokunarak bulaşıcı hastalıklarını yayamayacaklarıdır.
- A definite advantage of automatic doors is that people can't spread their contagious diseases by touching door handles.
Dairemin onarılmaya ihtiyacı var.
- My apartment needs touching up.
Bana dokunan insanlardan hoşlanmam.
- I don't like people touching me.
Tom eşyalarına dokunan insanları sevmez.
- Tom doesn't like people touching his stuff.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Onun sana dokunmasını sevmiyorum.
- I don't like him touching you.
Eşyama dokunmanı istemiyorum.
- I don't want you touching my stuff.
a touching story.
... ways that data is actually touching your lives every day, ...
... getting the ball in the net without anyone touching it. ...