Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
Biz yoğun trafikten kaçınmak için, bir arka yoldan gittik.
- We took a back road to avoid the heavy traffic.
Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
Jeff ve Mia boşanmayı önlemek için son bir çaba sarfediyorlar.
- Jeff and Mia are making a last ditch effort to avoid a divorce.
Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.
- I swerved to avoid hitting a skunk.
Bir uzman sahasında yapılabilecek en kötü hatalardan bazılarını ve onlardan nasıl sakınacağını bilen biridir.
- An expert is someone who knows some of the worst mistakes that can be made in his field, and how to avoid them.
Benden sakındığını biliyorum.
- I know you've been avoiding me.
Sami, tutuklamaktan kurtulmak için Mısır'a kaçtı.
- Sami fled to Egypt to avoid arrest.
Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.
- Take lots of vitamin C to avoid catching cold.
Vergi minimizasyonu ve vergiden kaçınma arasında ince bir çizgi var.
- There's a fine line between tax minimization and tax avoidance.
Tom kavgalardan kaçınmakta iyidir.
- Tom is good at avoiding fights.
Tom'un Mary'den kaçınmak için iyi bir nedeni var.
- Tom has a good reason for avoiding Mary.
Bu önlenebilir bir hataydı.
- It was an avoidable mistake.
Kaza tamamen önlenebilirdi.
- The accident was entirely avoidable.
Kaçınılabilir maliyetleri kısmak istiyorum.
- I want to cut down any avoidable costs.
And therewith anone cam another knyght of the castell; and he was smyttyn so sore that he avoyded hys sadyll.
The devyll sayde unto hym: all these will I geve the, iff thou wilt faull doune and worship me. Then sayde Jesus unto hym. Avoyde Satan.
... And it's probably better just to try to avoid them when you can. ...
... Virtual private networks are how you avoid their sensors. ...