atlamak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- jump 
Tom couldn't bring himself to jump into the cold water.
 - Tom soğuk suya atlamak için kendini ikna edemedi.
It is very dangerous to jump aboard the train when it is moving.
 - Hareket eden trene atlamak çok tehlikelidir.
 - leap 
 - skip 
I intend to skip lunch for a week starting today.
 - Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.
It won't hurt you to skip one meal.
 - Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
 -  {f} vault
 - leave out 
I had to leave out this problem for lack of space.
 - Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
 - hop 
 - arc 
 - grasp at 
 - miss out; dive; arc over 
 - hop on 
 - browse 
 - fuck 
 - spring 
 - jump at 
 - to jump, to spring, to leap, to hop; to leave out, to omit, to skip; to fuck, to bang, to make, to lay , to score ; to leap at, to jump at 
 - leap at 
 - miss out 
 - dive 
 - journalism to miss a scoop 
 - to jump down (from), leap (from) 
 - to jump into (a taxi, car); to catch (a plane, train) 
 - slang to have intercourse with 
 - to be misled, be mistaken (in) 
 - slang to give, hand over 
 - vault; elide 
 - bypass , jump , omit , skip 
 - to omit, skip, miss, leave out 
 - overlook 
 -  {f} omit
 - bypass 
 - snap up 
 - skip over 
 -  {f} elide
 - snatch at 
 - atlama
 - jumping 
The most popular sports in that country are soccer, speedway and ski jumping.
 - O ülkedeki en popüler sporlar futbol, motorsiklet yarışı ve kayakla atlamadır.
Tom has the bad habit of jumping to conclusions.
 - Tom'un sonuçlara atlamayla ilgili kötü bir alışkanlığı vardır.
 - atlama
 -  {i} jump 
I'd jump through hoops for you.
 - Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
Tom told his children to quit jumping on the bed.
 - Tom çocuklarına yatağın üstüne atlamaktan vazgeçmelerini söyledi.
 - atlama
 - skip 
Tom doesn't like skipping rope.
 - Tom ip atlamayı sevmez.
I shouldn't have skipped the meeting.
 - Toplantıyı atlamamalıydım.
 - atlamak (bir şeye tutunarak)
 - swing 
 - atlama
 -  {i} omission
 - ip atlamak
 - to jump rope, to skip 
 - ip atlamak
 - to jump rope 
 - atlama
 - dive 
 - atlama
 - bypass 
 - atlama
 -  (Havacılık) drop
 - atlama
 -  (İnşaat) breakdown
 - atlama
 - diving 
We were both afraid to jump off the diving board.
 - İkimiz de tramplenden atlamaya korktuk.
Both Tom and Mary were afraid to jump off the diving board.
 - Hem Tom hem de Mary tramplenden atlamaktan korkuyorlardı.
 - haber atlamak
 - fail to report a news item 
 - sınıf atlamak
 - advance 
 - tur atlamak
 - get through to 
 - atla
 -  {f} skip 
The boy skipped over the fence.
 - Çocuk, çitin üzerinden atladı.
Tom often skips meals.
 - Tom genellikle öğün atlar.
 - atla
 -  {f} jump 
I'd jump through hoops for you.
 - Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.
Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
 - Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
 - atlama
 - leap 
 - atlama
 - vault 
The pole vaulter jumped more than seven feet.
 - Sırıkla atlamacı, yedi feetten fazla atladı.
The Brazilian athlete Thiago Da Silva won the Olympic pole vault gold medal and set an Olympic record.
 - Brezilyalı atlet Thiago Da Silva, Olimpiyat sırıkla atlama altın madalyasını kazandı ve bir olimpiyat rekoru kırdı.
 - atlama
 - vaulting 
 - atla
 - omit 
 - atla
 -  {f} bypass 
We'll bypass the city centre.
 - Şehir merkezini atlayacağız.
 - daldan dala atlamak
 - To jump from branch to branch 
 - ip atlamak
 - Skip a rope 
 - kademe atlamak
 - to be promoted (at work)to go on to the next stagereaching to next levelbe raised in rankreaching to a better position/level 
 - atla
 - snap it up 
 - atla
 - vaulted 
 - atla
 - vaulting 
 - atlama
 - jump, spring, leap; skipping, omitting, omission 
 - atlama
 - of a spring 
 - atlama
 - hop 
 - atlama
 - skipping 
Don't forget that, if you are on a diet, skipping breakfast will not help you.
 - Eğer bir diyetteysen kahvaltıyı atlamanın sana yardım etmeyeceğini unutma.
Tom doesn't like skipping rope.
 - Tom ip atlamayı sevmez.
 - atlama
 - take off 
 - atlama
 - of a leap 
 - atlama
 - crossover 
 - atlama
 - of a jump 
 - atlama
 - space 
I had to leave out this problem for lack of space.
 - Yer yokluğu yüzünden bu sorunu atlamak zorunda kaldım.
 - atlama
 -  {s} spring
 - atlama
 - capriole 
 - balıklama atlamak
 - dive headfirst 
 - balıklama atlamak
 - take a header 
 - balıklama atlamak
 - snatch at 
 - birdirbirde ebenin üzerinden atlamak
 - leapfrog 
 - daha iyi atlamak
 - outjump 
 - engel atlamak
 - vault 
 - fırsata atlamak
 - snap at the chance 
 - fırsatın üstüne atlamak
 - snap at the chance 
 - haber atlamak
 - to miss a news scoop; to fail to print an item 
 - haber atlamak
 - to fail to report a news item 
 - kademe atlamak
 - go on to the next level 
 - kademe atlamak
 - go on to the next stage 
 - kademe atlamak
 - be promoted (at work) 
 - kademe atlamak
 - be upgraded 
 - kademe atlamak
 - be raised in rank 
 - konudan konuya atlamak
 - fly off at a tangent 
 - konudan konuya atlamak
 - go off at a tangent 
 - paraşütle atlamak
 - to parachute, to bale out 
 - paraşütle atlamak
 - bale out 
 - paraşütle atlamak
 - bail out 
 - paraşütle atlamak
 - parachute 
 - sırıkla atlamak
 - pole vault 
 - sırıkla atlamak
 - pole jump 
 - sırıkla atlamak
 - vault 
 - taksiye atlamak
 - hack 
 - tur atlamak
 - not to participate in a round of a contest (owing to one's not having been selected for that round in a draw) 
 - uçaktan atlamak
 - eject 
 - çağ atlamak
 - (for a country) to make up for lost time by modernizing with lightning rapidity; (for someone) to enter the modern age at a bound 
 - üstüne atlamak
 - light into 
 - üzerinden atlamak
 - leap over 
 - üzerinden atlamak
 - leap 
 - üzerinden atlamak
 - fly 
 - üzerinden atlamak
 - vault 
 - üzerine atlamak
 - jump at 
 - üzerine atlamak
 - leap at