alışkanlık teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- habit 
I think that our living together has influenced your habits.
 - Sanırım birlikte yaşamamız senin alışkanlıklarını etkiledi.
It's not easy to get rid of a bad habit.
 - Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
 - use 
 - habit, custom, wont; addiction 
 - routine 
Tom never varies his routine.
 - Tom asla alışkanlıklarını değiştirmez.
 - familiarity (with a person) 
 - wont 
Wine is wont to show the mind of man.
 - Şarap, insanın aklını göstermek için alışkanlıktır.
 - habitude 
 - force of habit 
 - praxis 
 - custom 
Did you ever hear of such a strange custom?
 - Hiç böyle garip bir alışkanlık duydunuz mu?
 - practice 
 - consuetude 
 - ritual 
 - vice 
I have many vices, but fast food isn't one of them.
 - Birçok kötü alışkanlıklarım var ama hamburger türü yiyecek onlardan biri değil.
I have vices, but gambling isn't one of them.
 - Benim kötü alışkanlıklarım var fakat kumar onlardan biri değil.
 - rote 
 - habituation 
 - addiction 
Smoking is no habit but an addiction.
 - Sigara içmek bir alışkanlık değil ama bir bağımlılıktır.
Smoking is not a habit; it's an addiction.
 - Sigara içmek alışkanlık değildir; bir bağımlılıktır.
 - second nature 
 - habit of 
 - familiarity 
 - alışkanlık yapan
 - addictive 
 - alışkanlık edinmek
 - drop into a habit 
 - alışkanlık edinmek
 - go in for 
 - alışkanlık edinmek
 - fall into a habit 
 - alışkanlık edinmek
 - to get in the habit of itiyat edinmek 
 - alışkanlık haline getirmek
 - practise 
 - alışkanlık haline getirmek
 - practice 
 - alışkanlık haline getirmek
 - practise on 
 - alışkanlık haline getirmek
 - practise upon 
 - alışkanlık haline getirmek
 - practice on 
 - alışkanlık haline getirmek
 - routinize 
 - alışkanlık haline getirmek
 - practice upon 
 - alışkanlık haline getirmek
 - be wont to do 
 - alışkanlık haline getirmiş
 - wont 
 - alışkanlık nedeniyle
 - out of habit 
 - alışkanlık olarak
 - routinely 
 - alışkanlık sonucu
 - the force of habit 
 - alışkanlık yapan
 - habit forming 
 - alışkanlık yapan
 - habit-forming 
 - alışkan
 - used to 
 - alışkan
 - used (to) 
 - alışkan
 - accustomed 
 - alışkanlıklar
 - habit 
It's easy to fall into bad habits.
 - Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.
Cats show emotional habits parallel to those of their owners.
 - Kediler sahiplerininkine paralel duygusal alışkanlıklar gösterir.
 - edinmek alışkanlık
 - catch 
 - alışkan
 - kindling 
 - alışkan
 - lighter 
 - alışkanlıklar
 - ways 
 - alışkan
 - used (to), accustomed (to) 
 - alışkan
 - habituated with regards to 
 - alışkan
 - accustomed to 
 - duygusal alışkanlık
 -  (Pisikoloji, Ruhbilim) affective habituation