Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.
- Please leave my things as they are.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
- I was the one who did the wrong thing, not you.
Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?
- Were you the one who planned this whole thing?
Olayları gerçekten oldukları gibi görmeye çalış.
- Try to see things as they really are.
Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
- We must not get angry at things: they don't care at all.
Canlılar hücrelerden oluşur.
- Living things are made from cells.
Eğer su olmasa canlılar yaşayamaz.
- If it were not for water, no living things could live.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
Çocukların çok şeye ihtiyacı var, ancak her şeyden önce sevgiye ihtiyaçları var.
- Children need many things, but above all they need love.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
- Professor Brown explains things very well.
Biz okuldan sonra her zaman birçok şey hakkında konuştuk.
- We always talked about a lot of things after school.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
- Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.
Hiç kimse şimdiye kadar böyle bir şey görmedi.
- No one ever saw such a thing.
you poor thing.