Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
- Please don't leave valuable things here.
Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
- The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Bunlar senin eşyaların mı?
- Are these your things?
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
- I thought you'd be the last person to do such a thing.
Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.
- I was the one who did the wrong thing, not you.
Tom'un çoğunlukla olayları hatırlama sorunu var.
- Tom often has trouble remembering things.
Tom olaylar hakkında biraz daha olumlu olmayı öğrense, büyük olasılıkla insanlar ondan biraz daha hoşlanır.
- If Tom would learn to be a little more positive about things, people would probably like him a bit more.
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
Ben nesneleri sınıflandırmada iyi değilim.
- I'm not good at classifying things.
Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
- The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
İhtiyaç duymadığım pek çok şeyim var.
- I have so many things I don't need.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Profesör Brown konuları çok iyi açıklıyor.
- Professor Brown explains things very well.
Tom başka hiç kimsenin yapmak istediği her şeyi yapmak için gönüllüydü.
- Tom volunteered to do all the things no one else wanted to do.
Bu tür şeylerin neden olduğunu kimse bilmiyor.
- Nobody knows why this kind of thing happens.
you poor thing.