a-date teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- date
- zaman
Mary ve ben uzun zaman önce çıktık.
- Mary and I dated a long time ago.
En son ne zaman biriyle çıktın?
- When was the last time you went on a date?
- date
- tarih
Piknik için tarih belirleyelim.
- Let's fix the date for the picnic.
Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03
- Date of last revision of this page: 2010-11-03
- date
- randevu
Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.
- Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake.
Tom'un Cumartesi gecesi bir randevusu yok.
- Tom doesn't have a date for the Saturday night.
- date
- {f} ile çıkmak, ile flört etmek
- date
- {f} flört etmek
Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu.
- Sami wanted to date Layla.
- be up to date
- en son teknolojiye sahip olmak; son modaya uymak
- date
- hurma/flör
- date tree
- hurma ağacı
- to date
- (deyim) bugune kadar ,simdiye kadar
- actual finish date
- (Ticaret) gerçeklesen bitiş tarihi
- as of such date
- (Ticaret) ilgili tarih itibarıyla
- as of the date of
- tarihi itibarıyla
- as of the date of
- tarihi itibariyle
- assigned date
- (Bilgisayar) atanma tarihi
- at the soonest possible date
- en kısa sürede
- be out of date
- süresi dolmak
- be out of date
- zamanı geçmek
- be up to date
- son modaya uymak
- be up to date
- gündemi takip etmek
- begin date
- (Bilgisayar) başlangıç tarihi
- beginning date
- (Bilgisayar) başlangıç tarihi
- bid date
- teklif verme tarihi
- billing date
- (Bilgisayar) faturalama tarihi
- bring up to date
- güncelleştirmek
- change date
- (Bilgisayar) değiştirme tarihi
- complete date
- (Bilgisayar) tam tarih
- create date
- (Bilgisayar) oluşturma tarihi
- created date
- (Bilgisayar) oluşturma tarihi
- creation date
- (Bilgisayar) oluşturma tarihi
- creation date
- (Bilgisayar) yaratma tarihi
- creation date
- (Bilgisayar) oluşturulma tarihi
- creation date
- (Bilgisayar) yaratıliş tarihi
- data date
- (Bilgisayar) veri tarihi
- date received
- (Bilgisayar) alma tarihi
- date received
- (Bilgisayar) alınma tarihi
- date/outline
- (Bilgisayar) tarih/anahat
- default date
- (Bilgisayar) varsayılan tarih
- determine a date
- tarih belirlemek
- driver date
- (Bilgisayar) sürücü tarihi
- due date
- bitiş tarihi
- due date
- (Askeri,Ticaret) ödeme tarihi
31 Martın ödeme tarihi olduğunu sana tekrar hatırlatayım.
- Let me remind you again that March 31st is the due date.
- due date
- tamamlama tarihi
- dues paid date
- (Bilgisayar) bakiyetarihi
- effective date
- (Bilgisayar) geçerlilik tarihi
- effective date
- (Ticaret) valör tarihi
- effective date
- (Ticaret) valör
- end date
- (Bilgisayar) son tarih
- end date
- (Bilgisayar) bitiş tarihi
- ending date
- (Bilgisayar,Ticaret) bitiş tarihi
- event date
- (Bilgisayar) olay tarihi
- exact date
- tam tarih
- exercise date
- (Ticaret) yürürlük tarihi
- expense date
- harcama tarihi
- expiration date
- (Bilgisayar) kullanım süresi bitimi
- expiration date
- (Bilgisayar) korunma süresi bitimi
- expiration date
- süre bitim tarihi
- expiration date
- sona erme tarihi
- expiration date
- (Bilgisayar) sona erme
- expiration date
- bitiş tarihi
- expire date
- son kullanma tarihi
- expiry date
- (Tıp) son kullanma tarihi
- expiry date
- (Ticaret) son bulma
- expiry date
- (Ticaret) geçersiz olacağı tarih
- expiry date
- (Ticaret) son ödeme tarihi
- expiry date
- (Ticaret) bitiş tarihi
- extend due date
- (Eğitim) son başvuru tarihini uzatmak
- extension date
- temdit tarihi
- file date
- (Bilgisayar) dosya tarihi
- final date
- (Ticaret) son gün
- founding date
- kuruluş tarihi
- get up to date (with)
- donanmak
- go out of date
- modası geçmek
- include date
- (Bilgisayar) tarih içer
- international date line
- (Astronomi) gündeğişme çizgisi
- invalid date
- (Bilgisayar) geçersiz tarih
- invite on a date
- rica etmek
- invite on a date
- davet etmek
- latest date of shipment
- son yükleme tarihi
- link date
- (Bilgisayar) bağlantı tarihi
- medium date
- (Bilgisayar) orta uzunlukta tarih
- medjool date
- İri, tatlı ve kurutulduğunda dahi yumuşaklığını muhafaza eden bir hurma türü
- modified date
- (Bilgisayar) değiştirme tarihi
- motion date
- dava tarihi
- out of date
- günü geçmiş
- out of date
- süresi dolmak
- out of date
- modası geçmiş
Bu ceketin modası geçmiş.
- This coat is out of date.
Bu ayakkabıların modası geçmiş.
- Those shoes are out of date.
- out of date
- eski moda
- out of date
- demode
Bu eski kitap oldukça demode.
- This old book is quite out of date.
Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.
- Frankly speaking, your way of thinking is out of date.
- out of date
- kullanılmayan
- recorded date
- (Bilgisayar) kayıt tarihi
- recording date
- (Bilgisayar) kayıt tarihi
- reminder date
- (Bilgisayar) anımsatma tarihi
- reply date
- (Bilgisayar) yanıt tarihi
- review date
- (Bilgisayar) inceleme tarihi
- schedule date
- (Bilgisayar) günlük tarihi
- settlement date
- (Ticaret) ödeme tarihi
- short date
- (Bilgisayar) kısa tarih
- sort by date
- (Bilgisayar) tarihe göre sırala
- specific date
- (Bilgisayar) belirli tarih
- supplier submission date
- (Ticaret) tedarikçi teslim tarihi
- termination date
- (Kanun) bitiş tarihi
- today's date
- bugünün tarihi
- today's date
- (Bilgisayar) günün tarihi
- trade date
- (Ticaret) ticari işlem tarihi
- up to date
- güncel
Sanırım bütün ekipmanımız hâlâ güncel.
- I assume all our equipment is still up to date.
Tom'un güncelleştirilmeye ihtiyacı var.
- Tom needs to be brought up to date.
- up to date
- (Bilgisayar) güncelleştirilmiş
- up to date
- günümüze uygun
- up to date
- zamane
- up to date
- güne uygun olarak
- up to date
- modaya uygun
- assign a date
- bir tarih kararlaştır
- blind date
- (kız ve erkek) ilk buluşma/görüşme
- blind date
- tanışma randevusu
Ebeveynlerim tanışma randevusunda tanıştılar.
- My parents met on a blind date.
Onlar bir tanışma randevusunda tanıştı.
- They met on a blind date.
- bring up to date
- güncelleştir
- brought up to date
- güncelleştir
- closing date
- kapanış tarihi
- current date
- günün tarihi
- date
- {f} tarih koy
- date
- arkadaş
Herhangi biriniz arkadaşlarımdan biriyle çıkmakla ilgilenir misiniz?
- Would either of you be interested in going on a blind date with one of my friends?
Bugün erkek arkadaşımla çıkıyorum, bu yüzden bu sabahtan beri çok iyi bir ruh hali içindeyim.
- I'm going on a date with my boyfriend today, so I've been in a very good mood since this morning.
- date
- modası geçmek
- date
- hurma
Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı?
- Which do you prefer, raisins, prunes or dates?
Hurmayı bademle beraber yemeyi severim.
- I like to eat a date with almonds.
- date
- tarih atmak
- date
- (Aİ) ile çıkmak
- date
- tarihini saptamak
- date
- tarihini yazmak/belirtmek
- date
- buluşma
Tom Mary ile buluşmaya gitti.
- Tom went on a date with Mary.
Tom Mary ile amacına ulaşamadı; ondan buluşma talep ettiğinde o onu reddetti.
- Tom couldn't make the grade with Mary; she refused him when he asked her for a date.
- date
- (Aİ) flört
- date back to
- geçmişe uzanmak
- date bar
- tarih çizgisi
- date draft
- vadeli poliçe
- date format
- tarih biçimi
- date from
- -den gelmek
- date line
- gün değiştirme hattı
- date of death
- ölüm tarihi
- date of dispatch
- gönderme tarihi
- date of draft
- poliçenin tarihi
- date of maturity
- vade tarihi
- date of payment
- ödeme tarihi
- date of record
- kayıt tarihi
- date palm
- hurma ağacı
- delivery date
- teslim tarihi
- designated date
- kararlaştırılmış tarih
- dividend payment date
- temettü dağıtım tarihi
- double date
- flört et
- double-date
- (iki çift) birlikte gezmek
- draw a long date
- uzun vadeli keşide etmek
- due date
- son tarih
- due date
- vade tarihi
- expiration date
- vade tarihi
- expiration date
- son kullanma tarihi
- installation date
- kurulma tarihi
- matured date
- vade tarihi
- maturity date
- vade tarihi
- out of date
- eski
Bu eski kitap oldukça demode.
- This old book is quite out of date.
- purge date
- silme tarihi
- sell-by date
- miat tarihi
- target date
- amaçlanan tarih
- to date
- bugüne dek
- to date
- şimdiye kadar
- up to date
- çağdaş
Onun fikirleri çağdaş.
- His ideas are up to date.
Daha çağdaş olmalısın.
- You should be more up to date.
- up to date
- modern
- up to date
- yenilenmiş
- account closure date
- hesap kesim tarihi
- after the date of contract
- sözleşme tarihinden sonra
- bring up to date
- güncel getirmek
- call date
- tahvilin itfa tarihi
- carbon date
- karbon tarih
- date
- çağ
Sizin fikirleriniz tamamen çağ dışıdır.
- Your ideas are all out of date.
Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
- This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- date to
- Bugüne kadar
- date wheel
- (Saatler) Kol saatlerinde üzerinde ayın 31 gününün numaralarının basılı olduğu, mekanizmanın bir parçası
- departure date
- hareket tarihi
- desired date
- istediğiniz tarih
- draw a short date
- kısa vadeli keşide etmek
- fall on the same date
- Aynı tarihe denk gelmek
- go on a date
- Randevuya çıkmak
- on the date
- zamanında
- out of the date
- out tarihi
- play date
- oyun tarih
- promise date
- Söz tarih
- the date
- tarih
- transport date
- taşıma tarih
- validity date
- Geçerlilik süresi
- year-to-date
- Yılbaşından (1 ocak) bugüne kadar