randevu

listen to the pronunciation of randevu
Türkçe - İngilizce
appointment

We must avoid calling on others without an appointment. - Biz, randevusuz başkalarını ziyaret etmekten kaçınmalıyız.

I took a taxi so that I would be in time for the appointment. - Randevuya zamanında yetişeyim diye taksiye bindim.

date

Jane could not believe it when her date polished off an entire chocolate cake. - Jane randevusunda tüm bir çikolatalı kekin bittiğine inanamadı.

Tom had a date with Mary last night. - Tom'un Mary ile dün gece bir randevusu vardı.

engagement

I can't go with you. I have an engagement. - Seninle gidemem. Bir randevum var.

Do you have any engagement tomorrow? - Yarın herhangi bir randevun var mı?

assignation
(Bilgisayar) an appointment

Tom has an appointment with Mary at 2:30. - Tom'un Mary ile 2.30'da bir randevusu var.

I'd like to make an appointment for the day after tomorrow. - Ben öbür gün için bir randevu istiyorum.

tryst
appointment, engagement, rendezvous, date
{i} rendezvous

I have a rendezvous with my uncle tomorrow. - Yarın amcamla randevum var.

Tom bought, for his rendezvous, a flower and a gifts. - Tom randevusu için bir çiçek ve bir hediye aldı.

venue
appoıntment
randevu almak
to get an appointment (with or from)
randevu almak
to get an appointment (from/with)
randevu almak
make appointment
randevu almak
get an appointment
randevu almak
get an appointment from
randevu almak
make an appointment

I'd like to make an appointment for my three-year-old son. - Üç yaşındaki oğlum için bir randevu almak istiyorum.

I'd like to make an appointment with Dr. King. - Dr. King'ten bir randevu almak istiyorum.

randevu almak
get an appointment with
randevu evi
whorehouse
randevu evi
bordello
randevu vermek
make an appointment

I don't have to make an appointment. - Randevu vermek zorunda değilim.

randevu vermek
tryst
randevu yeri
(Askeri) rendezvous
randevu defteri
appointment book
randevu defteri
engagement diary
randevu evi
bawdyhouse
randevu ile
by appointment
randevu noktası
(Askeri) rendezvous point
randevu saatini ileri almak
put something forward to
randevu sırasında
(Askeri) start descent point
randevu takvimi
appointment calendar
randevu talep etmek
ask for an appointment
randevu tarihini ileri almak
put something forward to
randevu vermek
to make an appointment (with); to give (someone) an appointment
randevu vermek
to make an appointment (with sb)
randevu vermek
date up
randevular
{i} appointments

Tom is hardly ever late for appointments. - Tom neredeyse randevularına hiç geç kalmaz.

Tom is rarely late for appointments. - Tom randevulara nadiren geç kalır.

saç kesimi için randevu almak istiyorum
I'd like to make an appointment for a haircut
yarın sabah saat 8'e randevu almak istiyorum
I'd like an appointment for 8 a.m. tomorrow
Türkçe - Türkçe
Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma: "Bunlar bana öyle gelir ki, vaktiyle verdikleri bir randevuya o gün canları istememiş de gitmemişler."- S. F. Abasıyanık
Belli bir saatte, belli bir yerde iki veya daha çok kişi arasında kararlaştırılan buluşma
randevu evi
Gizli fuhuş amacıyla işletilen ev
randevu