öyleyse

listen to the pronunciation of öyleyse
Türkçe - İngilizce
then

I cannot believe you did not see him then. - Öyleyse onu görmediğine inanamam.

If an Icelandic sentence has a translation in English, and the English sentence has a translation in Swahili, then indirectly, this will provide a Swahili translation for the Icelandic sentence. - İzlandaca bir cümlenin İngilizce çeviri varsa, ve İngilizce cümlenin Savahili dilinde bir çevirisi varsa, öyleyse dolaylı olarak, bu, İzlandaca cümle için bir Savahili çeviri sağlayacaktır.

well

So you're planning to follow this course as well! - Öyleyse siz de bu kursu takip etmeyi planlıyorsunuz.

Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults. - Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.

if so

If something is an apple, then it's either red or green, or possibly both. - Eğer bir şey bir elmaysa, öyleyse o ya kırmızıdır ya da yeşildir ya da muhtemelen her ikisi.

Beautiful women die young - or so the saying goes. If so then my wife is going to live a long life. - Güzel kadınlar genç ölür- ya da öylesine demişler. Eğer öyleyse benim karım uzun bir hayat yaşayacak.

in that case
well then
if so, then
well, then
öyle
so
öyle
{s} such

He is not such a fool as to believe that story. - Hikayeye inanacak kadar öylesine aptal değildir.

It was such a hot day that we went swimming. - Öylesine sıcak bir gündü ki yüzmeye gittik.

öyle
as such

If you act like a child, you will be treated as such. - Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.

If you are a student, behave as such. - Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.

öyle
thusly
öyle
so that
öyle
accordingly

While I understand what you are saying, I cannot do accordingly. - Söylediklerini anlamama karşın, öyle yapamıyorum.

öyle
like that

Never have I heard anyone say a thing like that. - Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.

I'd never say something like that. - Ben asla öyle bir şey söylemezdim.

öyle
precisely

Tell me precisely why you think so. - Neden öyle düşündüğünü bana tam olarak söyle.

öyle
too

Mm-hm. I think so too. - Mm- hm. Ben de öyle düşünüyorum.

It's not such a big problem. You're worrying way too much. - O öyle büyük bir sorun değil. Oldukça fazla üzülüyorsun.

öyle
thus and so
öyle
arent
düşünüyorum öyleyse varım
I think therefore I am
Öyle
rather

I would rather die than do such an unfair thing. - Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

Our car is rather old, but so is theirs. - Arabamız oldukça eski ama onlarınki de öyle.

öyle
thus, thusly, so, in that manner
öyle
such ... as that/those, such, (something, someone) like that
öyle
such; so; that; like that
öyle
(Fiili Deyim ) as much
Türkçe - Türkçe
O hâlde
öyle
O denli, o kadar, o derece
öyle
O yolda, o biçimde, o tarzda
öyle
Onun gibi olan, ona benzer
öyle
İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde, o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır
öyle
Onun gibi olan, ona benzer: "Ben öyle bir şey demedim."- R. H. Karay. O yolda, o biçimde, o tarzda: "
öyle
yle tembel tembel salınışları, birdenbire öyle bir duruşları, arkalarına bir bakışları var ki, insanı çileden çıkarıyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. O denli, o kadar, o derece: "Bugünlerde biraz üzüntü içindeysen de, kasavetlenmeyesin öyle."- O. C. Kaygılı. İçinde "ne", "nasıl" gibi sorular bulunan cümlelerin sonuna geldiğinde o cümlede anlatılan şeyin hoş karşılanmadığını veya ona şaşıldığını anlatır