Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
- Few things give us as much pleasure as music.
Mutluluğun yüzde 90 kadarı tutum, yaşam kontrolü ve ilişkiler gibi unsurlardan geliyor.
- As much as 90 percent of happiness comes from elements such as attitude, life control and relationships.
Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.
- If you want to master a foreign language, you must study as much as possible.
Onları ziyaret etmeden önce, kültürleri hakkında mümkün olduğu kadar çok bilgi sahibi olduk.
- We learned as much as possible about their culture before visiting them.
Erkek kardeşim benim yediğimin iki katı kadar yemek yiyor.
- My brother eats twice as much as I do.
Ben elimden geldiği kadar yardımcı olacağım.
- I will help as much as I can.
Tom onun senin satmaya çalıştığın o zımbırtıya 300 dolar kadar çok harcamaya istekli olduğunu söylüyor.
- Tom says he's willing to spend as much as $300 on that gizmo you're trying to sell.
Onun Tom'a güvendiği kadar çok Tom Mary'ye güvenmiyor.
- Tom didn't trust Mary as much as she trusted him.
... And we wanted to make public transit much, much smarter. ...
... Thank you so much for joining us. ...