I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Travelling is easy these days.
- Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
She is busy preparing for the trip.
- O yolculuk için hazırlanmakla meşgul.
A trip to America is out of the question.
- Amerika'ya bir yolculuk söz konusu değil.
The long voyage was a trial for us.
- Uzun yolculuk bizim için çok zahmetli geçti.
The voyage lasted 14 months.
- Yolculuk 14 ay sürdü.
She found the ring that she had lost during the journey.
- O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
He made a journey to Paris.
- O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
Steve told me the tale of his travels.
- Steve bana yolculuklarının hikayesini anlattı.
I'm travelling alone.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Congratulations! You just won a free cruise to the Bahamas!
- Tebrik ederiz! Bahamalar'a ücretsiz yolculuk kazandınız!
Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.
- Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.
Gemiyle yolculuk yapmayı seviyorum.
- Gemiyle yolculuk yapmayı severim.