You didn't do a very good job, I said.
 - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
The girl did nothing but cry.
 - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
He doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Regardless of what he does, he does it well.
 - Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
I'm doing it for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
 - Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
You must do it yourself.
 - Onu kendin yapmalısın.
We'll do it when we have time.
 - Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
This table is made of wood.
 - Bu masa tahtadan yapılmıştır.
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
 - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
Tom worries about making mistakes at work.
 - Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Don't be afraid of making mistakes.
 - Hatalar yapmaktan korkmayın.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
 - Dr. Jackson otopsi yapıyor.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
 - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
Having done my homework, I watched the baseball game on television.
 - Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
He cannot have done such a thing.
 - Öyle bir şey yapmış olamaz.
She has made up her mind to go to America to study.
 - O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
A molecule is made up of atoms.
 - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
 - Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
What do you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaparsın?
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
 - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
Rio's carnival is held in February.
 - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The committee had a long session.
 - Komite uzun bir oturum yaptı.
They made John chairman of the committee.
 - Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
Bottles of beer are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
Butter is made from milk.
 - Tereyağı sütten yapılır.
I know you can make it.
 - Yapabileceğini biliyorum.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
 - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
Tom committed a bank robbery.
 - Tom bir banka soygunu yaptı.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
 - O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.