The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
 - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
Did you do it by yourself?
 - Onu kendin mi yaptın?
He doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Regardless of what he does, he does it well.
 - Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
 - Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
I'm doing this for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
We'll do it when we have time.
 - Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
I want to do it myself.
 - Onu kendim yapmak istiyorum.
In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk.
 - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.
I want a suit made of this material.
 - Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
 - Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
He is afraid of making mistakes.
 - Hata yapmaktan korkuyor.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
 - Dr. Jackson otopsi yapıyor.
Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver.
 - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.
If it had not been for her help, you would never have done it.
 - Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
He cannot have done such a thing.
 - Öyle bir şey yapmış olamaz.
This stool is made up of leather and wood.
 - Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
 - Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
What do you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaparsın?
What did you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaptın?
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
 - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
Rio's carnival is held in February.
 - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The committee had a long session.
 - Komite uzun bir oturum yaptı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
 - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
Bottles of beer are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
Butter is made from milk.
 - Tereyağı sütten yapılır.
I know you can make it.
 - Yapabileceğini biliyorum.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
 - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
Tom committed a bank robbery.
 - Tom bir banka soygunu yaptı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
 - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.