She makes her own clothes.
 - O kendi elbiselerini yapıyor.
It makes him a laughingstock.
 - Bu onu bir maskara yapıyor.
Did you do it by yourself?
 - Onu kendin mi yaptın?
The girl did nothing but cry.
 - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
Why doesn't anybody translate my sentences?
 - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
She doesn't know who built those houses.
 - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
 - Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
I'm doing it for you.
 - Bunu senin için yapıyorum.
You must do it yourself.
 - Onu kendin yapmalısın.
We'll do it when we have time.
 - Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
This table is made of wood.
 - Bu masa tahtadan yapılmıştır.
Beer bottles are made of glass.
 - Bira şişeleri camdan yapılır.
Tom worries about making mistakes at work.
 - Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Making such a judgement may lead to wrong ideas.
 - Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
They assisted him in performing the operation.
 - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
Dr. Jackson is performing an autopsy.
 - Dr. Jackson otopsi yapıyor.
She can't have done such a thing.
 - O öyle bir şey yapmış olamaz.
If it had not been for her help, you would never have done it.
 - Onun yardımı olmasaydı asla onu yapamazdın.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
 - Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
She has made up her mind to go to America to study.
 - O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.
What do you make of that?
 - Onunla ilgili ne yaparsın?
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
 - Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
Parliamentary elections will be held in Germany in 2017.
 - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
 - Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
Many atrocities were committed during the war.
 - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
They made John chairman of the committee.
 - Onlar John'ı komite başkanı yaptı.
She made coffee for all of us.
 - O hepimiz için kahve yaptı.
Butter is made from milk.
 - Tereyağı sütten yapılır.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
 - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
 - İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
 - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
He committed an illegal act.
 - O, yasa dışı bir eylem yaptı.