He glued the vase together sloppily.
- O, vazoyu uyduruk bir biçimde birlikte yapıştırdı.
Do you think we can glue that back together?
- Onu birlikte geri yapıştırabileceğimizi düşünüyor musun?
He pasted the notice on the door.
- Notu kapıya yapıştırdı.
I stuck two sheets of paper together with paste.
- Yapıştırıcı ile iki kağıt yaprağını birbirine yapıştırdım.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Why doesn't anybody translate my sentences?
- Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
You must do it yourself.
- Onu kendin yapmalısın.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
Tom worries about making mistakes at work.
- Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
Having done my homework, I watched the baseball game on television.
- Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
He cannot have done such a thing.
- Öyle bir şey yapmış olamaz.
A molecule is made up of atoms.
- Bir molekül atomlardan yapılmıştır.
This stool is made up of leather and wood.
- Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
The committee had a long session.
- Komite uzun bir oturum yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
Butter is made from milk.
- Tereyağı sütten yapılır.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
I know you can make it.
- Yapabileceğini biliyorum.
Tom committed a bank robbery.
- Tom bir banka soygunu yaptı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.