I watched John and Mary walking hand in hand.
- John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
- On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Walking is a healthy form of exercise.
- Yürüyüş egzersizin sağlıklı bir şeklidir.
I watched John and Mary walking hand in hand.
- John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
The rough terrain checked the progress of the hikers.
- Engebeli arazi yürüyüşçülerin ilerlemesini frenledi.
He could not go on the hike because he was ill.
- O, hasta olduğu için yürüyüşe gidemedi.
He began to mimic the speech and gait of persons in the street.
- O, sokaktaki kişilerin konuşma ve yürüyüşünü taklit etmeye başladı.
He walks with an awkward gait because of an injury.
- O, yaradan dolayı garip bir yürüyüşle yürümektedir.
Every march is composed of just a few steps.
- Her yürüyüş sadece birkaç adımdan oluşur.
I hope you will join us in the parade and march along the street.
- Geçit töreninde bize katılacağınızı ve cadde boyunca yürüyüş yapacağınızı umuyoruz.
I had a slight accident while trekking in Nepal.
- Nepal'de yürüyüş yaparken hafif bir kaza geçirdim.
Tom is coming up the front walk.
- Tom ön yürüyüş yoluna yaklaşıyor.
She likes to walk alone.
- O tek başına yürümeyi sever.
She was so tired that she couldn't walk.
- Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
I watched John and Mary walking hand in hand.
- John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
Walking is good exercise.
- Yürümek iyi egzersizdir.
In order to swim, you have to learn to tread water first.
- Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.
Do not walk outside this area.
- Bu alanın dışında yürümeyin.
Layla finished her long hike.
- Leyla uzun yürüyüşünü bitirdi.