Şehir daha fazla dinçlik ile canlandı.
 - The city came back to life with more vigor.
Kölenin gururunu vardır; o sadece en güçlü despota itaat etmeyi kabul eder.
 - The slave has his pride; he agrees to obey only the most vigorous despot.
Yaşını göz önünde bulundurursak, o çok güçlü görünüyor.
 - He looks very vigorous, considering his age.
Hareketli egzersiz seni terletir.
 - Vigorous exercise makes you sweat.
Büyük annem 82 yaşında hâlâ enerjik.
 - My grandmother is still vigorous at 82 years old.
O, kırk yaşındayken enerjisini kaybetmiş olduğunu söyledi.
 - He said he had lost his vigor at forty.
Büyük annem 82 yaşında hâlâ enerjik.
 - My grandmother is still vigorous at 82 years old.
Paul Marc'tan daha güçlü.
 - Paul is more vigorous than Marc.
Yaşını göz önünde bulundurursak, o çok güçlü görünüyor.
 - He looks very vigorous, considering his age.
Çok şiddetli bir tartışma yaptık.
 - We had a very vigorous debate.
Şiddetli bir tartışma başlattılar.
 - They started a vigorous discussion.
He knocked vigorously on the door.
... so vigorously. ...
... debate vigorously and bitterly whether the standards of living in London in 1800 were ...