Bir mücize olmazsa, bunu zamanında yapamayacağız.
- Unless there is a miracle, we won't be able to make it on time.
Beklenmedik bir şey olmazsa seni yarın görebileceğim.
- I will be able to see you tomorrow unless something unexpected turns up.
Do this unless stated otherwise in the contract.
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
Farragut, New Orleans'ı savaş olmadan ele geçirdi.
- Farragut captured New Orleans without a fight.
Mütevazilik olmaksızın cesaret tehlikeli bir oyundur.
- Without humility, courage is a dangerous game.
Dan'in idam cezası şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse çevrildi.
- Dan's death sentence was commuted to life in prison without parole.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without her.
O olmadan bunu yapamayız.
- We can't do this without him.
Onsuz yaşamayı öğrendim.
- I learned to live without her.
Neye ihtiyacınız olduğunu söylerseniz ve ben onsuz nasıl idare edeceğinizi söylerim.
- Tell me what you need and I'll tell you how to get along without it.
Öncelikle sormadan sizin herhangi bir şeyinizi asla ödünç almam.
- I'd never borrow anything of yours without asking first.
Sizin yardımınız olmadan onu yapamazdım.
- I couldn't have done that without your help.
Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
- It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
I’m leaving unless I get a pay rise.
Why,’ he blurted, ‘because they say I've no right to come up like this – without we mean to marry—’.
You shouldn't feed that dog, less'n you want him followin' you home.
And therewithall he swange oute a swerde and seyde, ‘But yf thou telle me all who hath ben here, now shalt thou dey!’.
... our troops in harm's way unless it is truly necessary ...
... and all the electronics, unless it's school-related. ...