Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing this for you.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
İhracat işi iyi yapılmıyor.
- The export business isn't doing well.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Bu senin kendi faaliyetin.
- This is your own doing.
Tom'un Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapmasını rica ettim.
- I asked Tom to do the same thing that Mary was doing.
Canım bügün evde kalmak ve bir şey yapmamak istiyor.
- Today I just feel like staying at home and doing nothing.
Web sayfana bizim şirketin web sitesi ile ilgili bir link koyar mısın?
- Would you mind putting a link on your web page to our company's web site?
Tom çantasına eşyalarını koyuyor.
- Tom is putting stuff in his backpack.
Her şeyi bir tekneye koyarak riske atmayın.
- Don't risk putting everything in one boat.
O kili ateşe koyarak sertleştirdi.
- He hardened clay by putting it into a fire.
Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
- Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
Zamanının çoğunu hangi etkinliği yaparak geçirirsin?
- What activity do you spend most of your time doing?
O, zamanının üçte birini evrak işleri yaparak geçirir.
- She spends over a third of her time doing paperwork.
Tom'u listeye koyuyorum.
- I'm putting Tom on the list.
Tom çantasına eşyalarını koyuyor.
- Tom is putting stuff in his backpack.