Denemek için bana uğra.
- Come on over to have a try.
Bunu denemek istiyorum.
- I'd like to try this on.
Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.
- Tom always wants to try something new.
Daha kibar olmayı denemelisin.
- You should try to be more polite.
Okulda daha fazla gayret etmek zorundayım.
- I have to try harder at school.
Böyle bir şeyi yapmaya çalışmak zaman israfıdır.
- Trying to do such a thing is a waste of time.
Döküm içindeki kolumla bunu yapmaya çalışmak gerçekten çok sinir bozucu.
- It's just so frustrating to try to do this with my arm in a cast.
Şifrenizi geri alma girişiminiz başarılı değildir. Lütfen tekrar deneyin.
- Your attempt to retrieve your password was not successful. Please try again.
Sonunda Tom'u odasını temizlemeye ikna etmek için uğraşmaktan vazgeçtim.
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
Ona uğraşmak anlamsız.
- It's nonsense to try that.
Mesajınızı anlatmak bir yerlinin tam olarak söyleyeceği gibi onu söylemeye çalışmaktan çok daha önemlidir.
- Getting your message across is much more important than trying to say it exactly like a native speaker would say it.
Tom'un Rusça öğrenmeye çalışmakla ilgilendiğinden bile şüpheliyim.
- I doubt that Tom is even interested in trying to learn Russian.
Niçin tenisi denemiyorsun?
- Why don't you give tennis a try?
Daha kibar olmayı denemelisin.
- You should try to be more polite.
Başarısız olmanın nedeni yeterince sıkı çabalamamandır.
- The reason why you failed is you did not try hard enough.
Tom Mary'ye ayak uydurmaya çabalamaktan vazgeçmeye karar verdi.
- Tom decided to give up trying to keep up with Mary.
Today I scored my first try.
Try this—you’ll love it.
I gave sushi a try but I didn’t like it.
You are trying too hard.
I'll come to dinner soon. I'm trying to beat this level first.
euery feend his busie paines applide, / To melt the golden metall, ready to be tride.
... what we're doing to try and make this wonderful thing. ...
... And so the trick is to try to shift that from ...