Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.
- Television is a very important medium through which to provide information.
İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz.
- We're banking on you to provide all the money we need.
Ben ailem için yiyecek ve giyecekler sağlayabilirim.
- I am able to provide food and clothes for my family.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.
O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.
- He has a wife and two young children to provide for.
Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.
- I'm trying my best to provide for you and your brother.
İşe yarar bir yardım var mı?
- Is there any help available?
Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
- You had better avail yourself of this opportunity.
O boşuna çite tırmanmaya kalkıştı.
- He attempted to climb the fence to no avail.
Biz sorunu birkaç kez tartıştık ama boşuna.
- We have discussed the problem several times but to no avail.
... and you can provide a four-year education ...
... we not only bill schools but also provide quality high quality of patient ...