the sound made by an elastic object when struck by or striking a hard object

listen to the pronunciation of the sound made by an elastic object when struck by or striking a hard object
İngilizce - Türkçe

the sound made by an elastic object when struck by or striking a hard object teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

doing
{i} yapılan iş
doing
{i} zımbırtı
doing
{i} meydana getirme
doing
{f} yap

Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor. - You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.

Bunu senin için yapıyorum. - I'm doing this for you.

doing
{i}

İhracat işi iyi yapılmıyor. - The export business isn't doing well.

Hastalık onun işini yapmasını engelledi. - Illness prevented him from doing his work.

doing
birisinin yaptığı iş
doing
{i} faaliyet

Bu senin kendi faaliyetin. - This is your own doing.

doing
{i} şey

Canım bügün evde kalmak ve bir şey yapmamak istiyor. - Today I just feel like staying at home and doing nothing.

Tom'u rahatsız eden şeyleri yapmayı durdurmalısın. - You need to stop doing things that bother Tom.

doing
(birisinin yaptığı) iş
doing
sıkı çalışma
doing
yaparak

Hemşireler zamanlarının çoğunu ne yaparak harcarlar? - What do nurses spend most of their time doing?

O, zamanının üçte birini evrak işleri yaparak geçirir. - She spends over a third of her time doing paperwork.

İngilizce - İngilizce
doing
the sound made by an elastic object when struck by or striking a hard object

    Heceleme

    the sound made by an e·las·tic ob·ject when struck by or strik·ing a hard ob·ject

    Türkçe nasıl söylenir

    dhi saund meyd bay ın îlästîk ıbcekt hwen strʌk bay ır straykîng ı härd ıbcekt

    Telaffuz

    /ᴛʜē ˈsound ˈmād ˈbī ən əˈlastək əbˈʤekt ˈhwen ˈstrək ˈbī ər ˈstrīkəɴɢ ə ˈhärd əbˈʤekt/ /ðiː ˈsaʊnd ˈmeɪd ˈbaɪ ən ɪˈlæstɪk əbˈʤɛkt ˈhwɛn ˈstrʌk ˈbaɪ ɜr ˈstraɪkɪŋ ə ˈhɑːrd əbˈʤɛkt/