O, dokuz yardın tamamını satın aldı.
- He bought the whole nine yards.
Devriye arabaları alanının tamamını kapsamaktadır.
- The patrol cars cover the whole of the area.
Bütün pastayı yiyecek mi?
- Will he eat the whole cake?
Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
- I spent the whole afternoon chatting with friends.