that which is wide; wide space; width; extent

listen to the pronunciation of that which is wide; wide space; width; extent
İngilizce - Türkçe

that which is wide; wide space; width; extent teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

wide
{s} bol

Orijinal qipao geniş ve boldu. - The original qipao was wide and loose.

Bir alıcı piyasası malların bol olduğu, alıcıların çok çeşitli seçimlere sahip olduğu, ve fiyatların düşük olduğu bir piyasadır. - A buyers' market is a market in which goods are plentiful, buyers have a wide range of choices, and prices are low.

wide
{s} geniş

Oturma odamda geniş pencereler var. - My living room has wide windows.

New York'un caddeleri çok geniştir. - The streets of New York are very wide.

wide
{s} geniş; engin: a wide road geniş bir yol. This road's twenty meters wide. Bu yolun genişliği yirmi metre
wide
{s} yaygın

Bu dergi yaygın olarak dolaşır. - This magazine circulates widely.

Onun adı yaygın olarak biliniyordu. - His name was becoming widely known.

wide
{s} ferah
wide
açığa
wide
yanılmış
wide
vasi
wide
açıkta
wide
açık

Ön kapı sonuna kadar açıktı. - The front door was wide open.

Pencere tamamen açıktı. - The window was wide open.

wide
dilb geniş
wide
top wide of the mark nişandan uzak
wide
{s} büyük

İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır. - There is a wide gap in the opinions between the two students.

wide
iyice
wide
tamamen

Tom bütün gece tamamen uyanık kaldı. - Tom remained wide awake the whole night.

Henüz tamamen uyanık değilim. - I'm not wide awake yet.

wide
geniş bir alanı kaplayan
wide
ardına kadar

Gözlerinizi ardına kadar açık tutun. - Keep your eyes wide open!

Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu. - Fadil found the door wide open.

wide
(sıfat) geniş, enli, büyük, kapsamlı, engin, yaygın, ferah, bol, ardına kadar açık
wide
alabildiğine
wide
{s} geniş, kapsamlı
İngilizce - İngilizce
wide
that which is wide; wide space; width; extent