He is not a friend, but an acquaintance.
- O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
Tom is more than just an acquaintance.
- Tom sadece bir tanıdıktan daha fazlasıdır.
That song sounds familiar to me.
- O şarkı bana tanıdık geliyor.
Sounds vaguely familiar.
- Belli belirsiz tanıdık geliyor.
It is said that the Japanese are very friendly to those that they know, and very indifferent to those they don't.
- Japonların tanıdıklarına karşı çok cana yakın oldukları ve tanımadıklarına çok ilgisiz oldukları söyleniyor.
He has many acquaintances but few friends.
- Onun birçok tanıdıklar ancak birkaç arkadaşı var.
You can easily identify Tom because he is very tall.
- Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.
Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
The computer recognises two hundred different types of errors.
- Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.
Do you recognise the person in this picture?
- Bu fotoğraftaki adamı tanıyor musun?
Having seen him in the picture, I recognized him at once.
- Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.
Everyone recognized him as a brilliant pianist.
- Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.
The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument.
- Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.