Benim yazım, konuşmamdan daha iyidir.
 - My writing is better than my speaking.
Konuşmam ve dinlemem, yazım kadar iyi değildir.
 - My speaking and listening are not as good as my writing.
Gerçekten bu anlaşmayı yazılı olarak kayıt altına almanız gerekir.
 - You really should get this agreement down in writing.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
 - Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Ona her hafta yazdığını hatırlıyor.
 - He remembers writing to her every week.
Ona yazdığımı hatırlıyorum.
 - I remember writing to her.
O bazı arkadaşlarına yazıyor.
 - He is writing to some friends of his.
Bir mektup yazıyorum.
 - I'm writing a letter.
O yazarak hayatını kazanır.
 - He earns his living by writing.
En iyi satan romanı yazarak bir servet yaptı.
 - He made a fortune by writing a best selling novel.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
 - There were a lot of writings about homosexuality.
Bir mektup yazmıyorum.
 - I am not writing a letter.
Okumayı yazmaya tercih ederim.
 - I prefer reading to writing.
Tom son üç yıldır yaratıcı yazarlık eğitimi veriyor.
 - Tom has been teaching creative writing for the past three years.
O da bir kitap yazıyor.
 - He is also writing a book.
O şimdi bir kitap yazıyor.
 - He's writing a book now.
Eşcinsellikle ilgili birçok yazılı eser vardı.
 - There were a lot of writings about homosexuality.
Yazı yazmanın amacı, başkalarını görmesini sağlamaktır.
 - The goal of writing is to make others see.
Yazı yazmaktan usandım.
 - I'm tired of writing.