Yaşadığım sürece nezaketini asla unutmayacağım.
- I will never forget your kindness so long as I live.
Elinden geleni yaptığın sürece sana yardım edeceğim.
- I'll help you so long as you do your best.
Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.
- Any time will do so long as it is after six.
Saçları yere ulaşacak kadar uzundu.
- Her hair was so long as to reach the floor.
Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
- Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.
- The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked!
İstasyona kadar öyle yapmaya çalış.
- Try to do so as far as the station.
Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık.
- We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.
Randevuma geç kalmamak için otobüse bindim.
- I took a bus so as not to be late for my appointment.
Trene zamanında yetişmek için acele etti.
- He hurried so as to be in time for the train.
I don't mind if he stays there, so long as he cleans up after himself when he's done.
... You may not have been around for as long as print. ...
... and we try to record as long as possible. ...