I will stay with you provided that you stay here.
- Eğer burada kalırsan ben de seninle kalırım.
If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
- Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
If every user added twenty a day to Tatoeba, it might be possible to reach one million sentences by Christmas.
- Eğer her kullanıcı Tatoeba'ya günde yirmi ilave yaparsa, Noel'e kadar bir milyon cümleye ulaşmak mümkün olabilir.
If so, then there's no problem at all, is there?
- Eğer öyleyse, o zaman hiç sorun yok, değil mi?
If so, what can we do about it? Do you want to make a proposal?
- Eğer öyleyse, bu konuda ne yapabiliriz? Bir teklif yapmak ister misin?
I'd like to see you if possible.
- Eğer mümkünse seni görmek istiyorum.
If possible, I'd like to see him.
- Eğer mümkünse onu görmek istiyorum.