As long as you are with him, you can't be happy.
- Onunla beraber olduğun sürece mutlu olamazsın.
You may take this book as long as you keep it clean.
- Temiz tuttuğun sürece bu kitabı alabilirsin.
I'll help you so long as you do your best.
- Elinden geleni yaptığın sürece sana yardım edeceğim.
You may take this book so long as you keep it clean.
- Temiz tuttuğun sürece bu kitabı alabilirsin.
Introducing democratic ideas into that country will be a slow process.
- Demokratik fikirlerin o ülkeye tanıtılması yavaş bir süreç olacak.
Are we subjects or objects in this process?
- Bu süreçte biz özne miyiz, yoksa nesne miyiz?
Several processes for making soap have been invented over the course of history.
- Sabun yapmak için çeşitli süreçler tarih boyunca icat edildi.
time course of growth.