şartıyla

listen to the pronunciation of şartıyla
Türkçe - İngilizce
providing that
on the understanding that
providing
as long as

As long as it is cheap, any watch will do. - Ucuz olmak şartıyla, herhangi bir saat işimi görür.

You may go out as long as you come back soon. - Kısa sürede geri gelmen şartıyla dışarı çıkabilirsin.

on condition that

I was allowed to go there on condition that I came back by five o'clock. - Beşe kadar geri gelmem şartıyla oraya gitmeme izin verildi.

I will do that work on condition that I get paid for it. - Onun için bana ödeme yapılması şartıyla o işi yapacağım.

provided that

I will go provided that she comes. - Onun gelmesi şartıyla giderim.

I will accept the work, provided that you help me. - Bana yardım etmen şartıyla işi kabul ederim.

so long as

Any time will do so long as it is after six. - Altıdan sonra olmak şartıyla herhangi bir zamanda olur.

on condition of
just so
şart
condition

I will do it on the condition that you help me. - Bana yardım etmen şartıyla onu yaparım.

Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment. - Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.

şart
circumstance

I wish we could have met under better circumstances. - Keşke daha iyi şartlar altında görüşebilseydik.

The circumstances did not allow me to go abroad. - Şartlar benim yurt dışına gitmeme izin vermedi.

şart
necessarily

Things that you see with your eyes are not necessarily true. - Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.

şart
essential
şart
weather

Due to the bad weather, the game was cancelled. - Kötü hava şartlarından dolayı oyun iptal edildi.

Due to the bad weather, the game was called off. - Kötü hava şartları nedeniyle oyun iptal edildi.

şart
if
şart
string
şart
stipulation

They released him with the stipulation that he should not go out of town until the investigation was complete. - Soruşturma tamamlanana kadar kasabadan çıkmaması şartıyla onu serbest bıraktılar.

şart
(Hukuk) term, provision, charter, requirement
şart
(Kanun) charter
şart
imperative

Setting limits is imperative. - Sınırları kurmak şarttır.

It is imperative that we find another way out of this situation. - Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.

şart
article
şart
reservation
şart
{i} state
beğenmezse geri verilmek şartıyla
on appro
beğenmezse geri verme şartıyla
on approval
hayatta olma şartıyla sahiplik
life interest
kaydedilmemek şartıyla
off the record
kaydıhayatla/ şartıyla as long as one lives
for life
yayınlanmamak şartıyla
off the record
şart
reserve
şart
understanding
şart
condition, stipulation, provision; article, clause koşul
şart
must

Tom must choose the second-best policy according to the circumstances. - Tom şartlara göre, ikinci en iyi politikayı seçmeli

şart
proviso
şart
qualification
şart
subjunctive
şart
term

According to the terms of the contract, your payment was due on May 31st. - Sözleşme şartlarına göre, ödemenizin vadesi 31 Mayısta idi.

I'll agree to the terms if you lower the price. - Fiyatı düşürürsen şartları kabul ederim.

Türkçe - Türkçe

şartıyla teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

ŞART
(Osmanlı Dönemi) Yemin
ŞART
(Osmanlı Dönemi) Gr: Biri diğerine bağlı olan iki cümle hakkında delâlet edilen; yâni mütevakkıf aleyhe delâlet eden diğer cümleye cezâ denir. Meselâ: "Haber verirsen, ben de gelirim" cümlesinde "Haber verirsen" cümlesi şart, "ben de gelirim" cümlesi ise cezâdır. Bunlara "cezâ cümlesi, şart cümlesi" de denir. Başka tabirle "cümle-i şartiye" ve "cümle-i cezâiye" denir
ŞART
(Osmanlı Dönemi) Bir kısım muamelelerde lüzumlu olan hüküm. Bir şeyin olması ona bağlı olan şey
ŞART
(Osmanlı Dönemi) Hal, vaziyet
ŞART
(Osmanlı Dönemi) Kayıt. Bir iş için mutlaka lüzumlu olan husus
Şart
kayıt
Şart
koşul
Şart
(Osmanlı Dönemi) KAYD
şart
Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul
şart
Olması başka durumların gerçekleşmesini gerektiren şey, koşul: "İster istemez bu şartlara boyun eğecekti."- F. R. Atay
şartıyla