simple past of lie when pertaining to position

listen to the pronunciation of simple past of lie when pertaining to position
İngilizce - Türkçe

simple past of lie when pertaining to position teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

lay
{i} (yumurta) yumurtlamak
lay
döşemek
lay
dizmek
lay
yumurtlamak
lay
arg.düzmek
lay
yatırmak
lay
sürmek

Leyla iyi bir yaşam sürmek istiyordu. - Layla wanted to live a good life.

lay
(hukuk/tıp/vb.belli bir öğrenim dalında) profesyonel olmayan
lay
{i} durum

Leyla, Fadıl'ın sadakatsizliğinden bıkmış durumda. - Layla is tired of Fadil's infidelity.

Acil durumlar için o parayı biriktireceğim. - I'm going to lay aside that money for emergencies.

lay
{i} konum
lay
{i} yatma

Sırtüstü yatmanı ve dinlenmeni istiyorum. - I want you to lay back and relax.

lay
{i} türkü
lay
{f} dinmek
lay
{f} sunmak

Sami, Leyla'ya kalacak bir yer sunmak istedi. - Sami wanted to offer Layla a place to stay.

lay
{f} koymak

Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı. - The suspect had to lay all his personal effects on the table.

Şüpheli tüm eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı. - The suspect had to lay all his things on the table.

lay
{f} sermek
lay
lay days yükleme ve boşaltma süresi
lay
{i} sevişme
lay
şiir/yatış
lay
uzman olmayan/halka ait
İngilizce - İngilizce
lay

The baby lay in its crib and slept silently.

simple past of
blew
simple past of lie when pertaining to position

    Heceleme

    sim·ple past of Lie when pertaining to po·si·tion

    Türkçe nasıl söylenir

    sîmpıl päst ıv lay hwen pırteynîng tı pızîşın

    Telaffuz

    /ˈsəmpəl ˈpast əv ˈlī ˈhwen pərˈtānəɴɢ tə pəˈzəsʜən/ /ˈsɪmpəl ˈpæst əv ˈlaɪ ˈhwɛn pɜrˈteɪnɪŋ tə pəˈzɪʃən/