Ölüm sıklıkla uyku ile karşılaştırılır.
- Der Tod wird oft mit dem Schlaf verglichen.
İlaç çok uykumu getirdi.
- Die Medizin hat mich sehr schläfrig gemacht.
Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
- You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
Tom uyumak için geri döndü.
- Tom went back to sleep.
Şair ölümü uykuya benzetti.
- The poet compared death to sleep.
Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.
- Dalida died from an overdose of sleeping pills.
Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
- It seems that the children will have to sleep on the floor.
Pencereler açık uyuma.
- Don't sleep with the windows open.
Tom muhtemelen sadece evde kalmak ve uyumak istedi.
- Tom probably wanted to just stay at home and go to sleep.
Evde kalmak ve bütün gün uyumak istiyorum.
- I want to stay home and sleep all day.
Bu oda uyumak için uygun değil.
- This room is not suitable for sleeping.
Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
- You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
Biraz uyumam gerekiyor.
- I need to get some shuteye.
Even though a boy may be very unhappy, he very seldom loses sleep over his worries.
- Auch wenn ein Junge sehr unglücklich ist, lässt er sich selten von seinen Sorgen den Schlaf rauben.