The weather was hot. And pretty humid.
- Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.
In the summer it's very hot in southern Spain.
- Yazın, güney İspanya'da hava çok sıcaktır.
These flowers grow in warm countries.
- Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.
I can remember the warmth of his hands.
- Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum.
It is warmer today than yesterday.
- Bugün dünden daha sıcak.
It will get warmer soon.
- Yakında hava daha sıcak olacak.
The new president was a warm and friendly man.
- Yeni başkan, sıcak ve samimi bir insandı.
It was a warm, friendly meeting.
- O sıcak, samimi bir toplantı oldu.
Everybody in the park looked up at the hot air balloon.
- Parktaki herkes sıcak hava balonuna baktı.
I rode in a hot air balloon.
- Sıcak hava balonuna bindim.
We're in the second week of an unrelenting heat wave.
- Biz amansız bir sıcak hava dalgasının ikinci haftasındayız.
Tom lost his appetite due to the heat wave.
- Tom sıcak hava dalgası nedeniyle iştahını kaybetti.
We have no hot water because the pipes broke.
- Borular kırıldığından dolayı sıcak suyumuz yok.
Don't use all the hot water.
- Sıcak suyun tümünü kullanma.
I'm wearing a warm pair of socks.
- Sıcak tutan bir çift çorap giyiyorum.
Tom put on some warm socks.
- Tom bazı sıcak tutan çoraplar giydi.
It was very sultry that night.
- O gece hava çok sıcak ve nemliydi.